reklam

Manşet

İÇERLEMELER - TAMARA

Yazar Unknown 28 Nisan 2015 Salı 0 yorum



İÇERLEMELER

I
Sana seslendim beni görmeye gelsen olmaz mı?
Varsın çiçeği burnunda dünyada kalmasın sevincimiz
Kâğıt mendilden bir kuş yap uçmasa bile Tamara
Varsın hayatın akışı istediğimiz yere götürmesin
Ölünce cennete salıncaklı sandalyeyle gidelim
Alıp başını gitti güneş tanrısı uykusuz bir baykuş gibi
Gözlerimdeki camları indirdiğimden beri yollar pek puslu
Bana boncuktan bir kuş yap pencereme konmasa bile Tamara
Karanlık koridorlarda basamakları saydım durdum
Ne öne taşıdı ne geride bıraktı sevdiğine veda eden adımlar
Sadece biraz huzur isteyen adımlar şehrin sokaklarında kaldılar

II
Sana seslendim beni görmeye gelsen olmaz mı?
Sen gelirsin diye tüm kalemlerin ucunu açık bıraktım
Hissedilince gelmeyişin alfabeler kapımı aşındırıyor
Hiç borcu bitmez dizelerimin biliyorsun
Kâğıt mendile bir Mihriban yaz aşk kâğıda yazılmasa da Tamara
Varsın alfabeler düşman kalsın bana
İçimden dedim sensiz olacaksa…
Hayatın geri kalanını önizleme yapsam
Hangisi gerçek senin gidişin mi? Yoksa ölüm mü?
Sana seslendim bizimkisi gözünü kırpmadan bekçilik
Nedir gecenin koynunda huşu merasimini bekleyen
Kuşlar mıdır terk edilmiş bir şehrin dinleyeni
Nedir yalnızlık bize mi kaldı bu acımtırak ayrılık

III
Kâğıt mendilden bir gemi yap sesiz sessiz batsa da Tamara
Alnımın ortasında çıkan karabataklar
Mırıldanmalarımı çamurdan muskalara sarıp
Kayboluyorlar, bir harften bile bahsetmeyen gözlerinde
Sana kıyısı olmalı bazı yalnızlıkların, illâ ki çocukluğun
Yaprakları döken bir ezan sesiyle sesleniyorum sana
 “SENİ” görmeye gelsem olmaz mı?




Hakkı AYTAÇ
Devamını Oku...

ÖNEMLİLİK HAPİSHANESİ -ZAFER SONRASI TALİHSİZLİĞİ-

Yazar Unknown 14 Nisan 2015 Salı 0 yorum


ÖNEMLİLİK HAPİSHANESİ     
-ZAFER SONRASI TALİHSİZLİĞİ-
                Dino Buzzati’nin Tatar Çölü romanında bizi ilk karşılayan Harp Akademisinde mezun olan Giovanni Drogo’nun hayalini kurduğu üniformasını o ilk sabah giydiğinde değişen bir şeyin olmadığı gerçeğidir.
                ‘’ Yıllardan beri, hep bu anı, gerçek yaşamının başlayacağı bu günü beklemiştir.’’ Hayalini kurduğu bu ilk anın daha büyülü olmasını, üniformanın onu değiştirdiği gibi baştan aşağıya yenilenmeyi bekliyordu. Aynada kendisine bakar ama umduğu sevinci bulamaz. Aslında hayatımızın dönüm noktası olacak gerçek hayata geçiş kapısını açacak bir an yoktur. Doğduğumuz andan itibaren bilinmeyen gelecek karanlığına saklanan kuytularda aramanın çabasıdır hayat.  Harp akademisinde geçen kasvetli günleri, hüzünlü etüt akşamlarını, ceza karabasanının kol gezdiği buzlu odalardaki uyanışlarını ve günlerin saymakla bitmeyeceği anları düşündüğünde endişeye kapılır.
Devamını Oku...

YOLLARDA YALNIZIM BEN

Yazar Unknown 0 yorum



















MOR DERGİSİ 2015/SAYI:4

YOLLARDA YALNIZIM BEN

Anla ki yollarda yalnızım ben
Anla da kurtulayım bu soğuk seferden
Hiç geçmedi senli rüyalar
Hiç geçmedi benli dinmeyen acılar
Karnıma bağladım sabır taşlarını
Geride bıraktım umuttan yoksun konakları

Gecede güneşe, gündüz de ay ışığına muhtacız
Yol ayrımında kokuna muhtacız
Muhtacız varışa varış sabahına
Anla ki yollarda yalnızım ben
Kanatlarına muhtacım ey ulu simurg
Sana tekrar tekrar gelmek için

Hicret anlayışını isterim
Ey Hicret hüznünü isterim
Sevgilinin izlerinde sıra dağlar gibi yükselirim
Aşkın yolu için ya hep vardır, ya hiç
Bir adımında hiç, bir adımında hep olurum
Son istasyonda hiçliğimde hep olurum
Devamını Oku...

Babam ve Oğlum

Yazar Unknown 13 Nisan 2015 Pazartesi 0 yorum

Özet & detaylar


12 Eylül darbesinin yıktığı hayatlardan birinde yetişmektedir küçük Deniz. Annesini henüz doğmadan önce kaybetmiş, bir gazetede yazar olarak çalışan babası tarafından mütevazi bir evde yetiştirilmiştir.
Devamını Oku...

İsmet Özel - Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak

Yazar Unknown 0 yorum


Benim adım insanların hizasına yazılmıştır.
Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu.

Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım
Ölüm ve acılar çatsaydı beni
Düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak
Sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı.
Anmaya gücüm yetseydi de konuşsaydım
Diri-gergin kasları konuşsaydım
“Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ”
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor...”
Yazık, şairler kadar cesur değilim
Çocukların üşüdükleri anlaşılıyor bütün yaşadıklarımdan
Gövdem kuduz yarasalarla birazcık yatışıyor.

Benim gövdem yıllar boyu sevmekle tarazlandı
Öyle bir çalımlarla gecenin çitlerinden atlardım
Bir güneş sayardım kendimi denizin karşısında
Çünkü çam kokularına sürtünüp ağırlaşan ruhların
İnanmazdım dosyalara sığacağına
Gittikçe ışıldardım dükkânlar kararırken
Hüznün o beyaz etrafına sakallarım batardı.

Benim adım bilinen cevapların üstüne mühürlenmiş
Ellerim tütsülenmiş
Evlerin yeni yıkanmış serin taşlıklarında
Dirgenler, bakraçlar, tornavidalar
Bende kül, bende kanat, bende gizem bırakmadılar
Ve içinden bir baş ağrısı gibi çınlamaktansa
Gövdem açık bir hedef kılındı belâlara.
Ve bu yüzden yakışıksız oluyor
İnsanları hummalı baharlar olarak tanımlamak
Ve bu yüzden göğsümde dakikalar
İnce parmaklar halinde geziniyor
Konvoylar geçiyor meşelikler arasından
Bir yaprak kapatıyorum hayatımın nemli taraflarına
Ölümden anlayan, ciddi bir yaprak
Unutulacak diyorum, iyice unutulsun
Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.

(1972)
İsmet Özel
Devamını Oku...

Sonsuza dek Sophie

Yazar Unknown 0 yorum

Sonsuza dek Sophie

Gözleriniz madam!
Gözlerinize bakıyorum da;
Sanki bir yangın yeri!
Yüzünüz talan edilmiş bir imparatorluktan kalmış gibi!..
Bir şair oturmuş o iki kaşın arasına,
Tüten dumana ve akan kana bakmaksızın!
Aldırmaksızın parlıyan (patlayan) bombalara, şiir söylüyor gibi…
Devamını Oku...

İLETİŞİM ADRESLERİ

Yazar Unknown 0 yorum
hakkiaytac@hotmail.com


Devamını Oku...

MOR DERGİSİ - KADER PRANGA DEĞİLDİR

Yazar Unknown 10 Nisan 2015 Cuma 0 yorum

MOR DERGİSİ / SAYI:3

KADER PRANGA DEĞİLDİR

Kader pranga değildir
Önümüzde büyük bir kavga
Omuzlarımızda şiirin yükü
Ayı söküp yerinden
Geceyi buruşturup atalım
Gözlerin dem tutmaz vadilerine

Kader pranga değildir
Beklediğimiz bengisu bir sevgili
Bu sensiz geçen kaçıncı mevsim
Baharların yalanıyla üzme kendini
Beklemeyi sevmişiz, görmeden yaşlanmayı
Prangalı garlarda solumuşuz hasreti

Kader pranga değildir
Âşıkların şeb-i aruz nefeslerinde
Ölüm tutuklu öz beyinlerde kalsın
Beni arama kubbelerin aleminde
El ele kol kola ateşin içindeyiz
Hala yanmayı mı merak ediyorsun

Kader pranga değildir
Aşılmaz Leyla çölünün kervancısı
Peşine düştüğün kaçıncı kervan
Serapların inkisarıyla üzme kendini
Çölün Leyla kokulu kumlarına bir daha sor
‘’Ey kervancı, ey kervan Leyla mı nereye götürüyorsun’’

HAKKI AYTAÇ


-Kim olduğunu bilmiyorum ama her kimse çoktan yola çıkmış bile-






Devamını Oku...

KANDİL DERGİSİ - ELİFİN GÖLGESİNDE

Yazar Unknown 0 yorum



HAKKI AYTAÇ / NİSAN 2014 / 43.SAYI
ELİFİN GÖLGESİNDE
Dipsiz vadilerde  bir simurg ölmek üzere
Çırpınırken uyanıp kendine geldi bir avuç suda
Dağlar başı keskin hasret odaklı nağmeler
Soğukluğun uykusuyla ısınsın gelmeyen ilhamlar

Perdeyi bile aralamak gelmez seneler sonra
Kederinden denize iki avuç daha bırakılsın
Abaküsün gelgitlerinde yorgunlaşansın adımlar
Rüzgâr uçurtmayı çalınca, ölmeyen ceset soğusun
Yalnızlık buhranında ölüm kaç kez görülsün

Sen misin ötekileşen her şeyin yolcusu
Bilmediğim kadınlar; çaldı senli rüyalarımı
Küstüğüm odanın duvarlarında yolculuk zor
Sürünmekteyim, seni terk edeli yüzüstü ovalarda

Silinmiş yazılardan aşırılan moloz yığınları
Kelimelerin kirli madeninde bulunmayı bekleme
Medet ummuş elifin gölgesinde,
Çarmıhta asılan askı şairleri;  şiirden

Yüzüne hasret gecelerde yansın kandiller
Gözlerim kapalı sokaklarda seni koşarken
Güneyli taze yüreklere düşürmüşsün ateş
Köle olmaya avuç açmış yiğitler kapında bekleyedursun
Devamını Oku...

KALEMLER VE BEGÜM

Yazar Unknown 1 yorum



HAKKI AYTAÇ / ARLIK 2013 / 39.SAYI
KALEMLER VE BEGÜM

Bakışın avuçlarımda gezinir
Gözlerin bir Venüs gibi
Hep uzaklara çağırır
Esir olmuş bu şehrin sokaklarında
Aşkı yalnız mavi önlüklü çocuklar bilir
Kalemler ve begüm
Hint prensleri gibi düşer ve kırılır
Bir kaçıştır zaman
Seni andığım saatleri kovalar
Yalnızlığa kaçtığım gecelerde
Sessiz gemilerle sığındığım liman
Kalemler ve begüm
Boşlukta sallanan bir kol gibi
Yorgun ve elemli

Devamını Oku...

ERCİŞLİ EMRAH ŞİİR ÖDÜLÜNDE FİNALE KALAN ESERLER

Yazar Unknown 0 yorum


ERCİŞLİ EMRAH ŞİİR ÖDÜLÜNDE FİNALE KALAN ESERLER HAYAL BİLGİSİ EDEBİYAT DERGİSİ ERCİŞLİ EMRAH ÖZEL SAYISI OLARAK YAYINLANDI
E-DERGİ OLARAK OKUMAK İÇİN TIKLAYIN:http://issuu.com/cihatalbayrak/docs/hb_16_kapakl___pdf
FİNALE KALAN ESER SAHİPLERİ:
Ömer Ekinci MicingirtCihat ŞitHakan İsfa Şahin, Abdullah Korkmaz, Abdurrahman Balta, Ali Rıza Kaşıkcı, Eray Özay, Hakkı Aytaç, Ömer Kara,Birkan Akyüz, Murat Tapar, Ali Cem Akbulut, Mutafa Yılmaz Boz, Erdal Ercin, Gülten Tellioğlu, Murat Demir, Umut Tanman Maminoglu, Ahmet Coşkun, Emrullah Bedir, Mustafa Yaman, Mehmet Can Eren, Zeki Altın, Muhammed Fatih Yıldız, Ömriye Karataş

FİNALE KALAN ŞİİRİM
LATİKA
Beni çok önceden vurmuşlar gibi davran
İdam mangasının karşısında aklımdan geçen son isim
Bir faciadan geriye kalan gözle görülür tek iz
Sorgu odasında itiraf edilen tek kelime
Uçurumun kenarında hatırlanan tek şey
La-ti-ka üç hece müteşabih ayetler gibi anlaşılmaz
Latika benzeyişlerle yıkanmış bir ömür
Latika bir kaybedişin öyküsü
Trenden uzatılan bir elin asla yakalanmaması gibi
Operanın işkence kokan anlarını hatırlatır Latika
Latika olmayan bir hayatın teatral sezgisi
Latika olmayacak bir ölümü defalarca yaşatır

Ağlayışlarla sarılıp yeniden hayatı kucaklamaktır işte Latika
Kayıp Hint sokaklarında aşkın tek tek yüzlerde aranmasıdır Latika
Bir ihtimalin ardından ömür üstüne ömür tüketmenin adıdır belki
Gölgelerin dansında unutulan hareketler Latika’nın umutsuzluğudur
Soruların doğru cevaplarının altında bilinmese de hep Latika vardır
Gözlerden bir göz istersin o da sadece Latika’nın milyoner gözlerini
Rupilerin değer biçemediği tek şey Latika’nın ürkek sesidir

Latika! Giderken geriye tek bir söz bile bırakmıyorsun
 En saf mercan inciliğiyle getirilen sözler
Sadece ömür boyu yolculuğun tesellisi
Her gün geleceğini bilmeden aynı saatte
Aynı İstasyonda günleri yitirmenin adıdır
Bir bekleyişin en tatlı gülümsemesidir Latika
Öldükten sonra kavuşmak kaderidir Latika’nın
Herkes gider istasyondan Latika bile
Bekleyişin müdavimleri hala ordadır…

HAKKI AYTAÇ

Devamını Oku...

TURUNCU SEVDA - HAKKI AYTAÇ

Yazar Unknown 0 yorum






TURUNCU SEVDA
HAKKI AYTAÇ / MAYIS 2014 / 44. SAYI
Cansız masanın uzak köşesinde
Yuvarlak mercekli bir cam
İçi küçük dışından daha büyük
Söylesem inanmazlar
Suda sevgilim olmuş
Seyirlik, turuncu bir balık.

Süzülüşleri inceden, kıvrak ve narin
Ne farkı var; yârimden
Sarı saçlarını kulaklara götürmesinden
Hatırlatır akvaryumdaki
Turuncu bir balık

Altına serilmiş taşlar
Yeşil, beyaz ve siyah
Sararan su boz bulanık, benzim gibi
Kalbim hicrandan yumak yumak
Balık suda yaşıyor işte
Anlasan bende sende; susuz
Devamını Oku...

Hayal Bilgisi 15'ten Alıntılar

Yazar Unknown 0 yorum

Ne dediler.

haydi kardan kadın yapalım çocuklar eli yüzü kaşı annemize benzesin diyerekAbdurrahman Adıyan, annesizlere huzur verdi yağan karlarla,
yüreğimizin acıdığındandır ki, Tayfun Kaydan, rabbim içimde ayakkabılarıyla dolaşan acılar var, temizle onları, dedi, 

ve çocukluğum aklımıza geldi şimdiki yaşımızın gözünü sildi Nimet Çelik, 'topun kırsa içimdeki bütün camları' diyerek çocuklara,

Serap Orhan Karabacak, bir benzetme ile nobel ödülü aldı ruhumuzun ödül töreninde ve dedi ki, 'saçlarımı ev hanımı rengine boyattım', 

bırakılıp gidenlere dokundu Leyla Arsal, 'seni öylece bıraktın gittin sen öylece istasyonda unutulan 'boş' bir valiz gibi birazdan gelir başıma bomba imha ekipleri',

Hakkı Aytaç ne kadar güzel seslendi tamara'ya, dedi ki birkaç kez, 'kağıt mendilden kuş yap uçmasa da, boncuktan kuş yap pencereme konmasa da',

vefat eden babasına çocukça seslendi Ayşe Arıkan, 'oyun yerine musalladaydın, orada oyun oynanmaz baba, 

Damla Aksoy
, harika bir fıkra ile ağlattı bizi, cömertliğimizi anlattı bize, 

ve bir söze açıklık getirdi Beyza Hilal Nur Dindar, 'nasıl olur da aşkı görünce Allah ayırmasın dersin, o sevenleri ayırmaz sevgilim; yeterince sevmeyenler ayrılır, 

ölür bir kuşa üzüldük sayende Aysel Çöller

sonra bir çay içtik Adige Batur seslendi bize, 'demli bir çayın tek derdi yalnızlık olmalıdır',

Hakan Şahin'in hayal gücü dünyanın tüm güçlerine bedel, 'diyorum ki, senin olduğun çölde mavi bir penguen ve asosyal bir bedevi ile durmadan güzelliğini tartışsak,

İbrahim Sarp Baysu, 'biz seninle' diyerek ne kadar da güzel ayırt etti onunla bizi, 'biz seninle kudüs’te aynı Allah için kavga eden iki dinin mensubu gibiydik 

sonra küçük kara balığı okurken cidden o çavdar tarlasında çocuklar kitabının yazarını arıyor telefonumuz ve arkadaş oluyoruz, teşekkürler Ayşe Ünsal,

sonra gece gibi siyah derginin arka kapağında hepimizi gözlerinden öpüyor kefeni yırtan kelimelerin adamı Cihat Şit.

http://www.edebiyathaberleri.com/kose-yazisi/167/hayal-bilgisi-15ten-alintilar.html
Devamını Oku...

“MOR” Dergisinden Altı Çizilesice O Mısralar

Yazar Unknown 0 yorum

Yuvarlak masanın dışında kalınca ben
Uluslararası bir dilek tuttum
Ramazan Sevin
Bir ayağım insanlığa takılıp sürer
Bir ayağım ahirete süner
Çukur, işte çehremi sürdüğüm yer
Emre Kırca
Hızır’ı bekler çocuklar elleri boş
Muhammed Büyükköroğlu
Babam yırtarken albümleri
Yüzüm yıllar sonra
Yeniden kanamıştı
Sıdık Bakır
Bir şükretsen, kapanacak kalbim bütün sevdaperest bakışmalara
Aşkın sırrına ermiş bir derviş edasıyla
Arif Onur Solak
İki kalemide ben heybemden çıkarıyorsam
Senin derdin saman kağıdımız yok diye mi?
Aleida Jeneska
Mülkiyet denen zıkkıma
Bir mezar kazılsın
Ahmet Avcı
Yalnız ölmek kimimizi
Kutsal yapmalı
Hatice Aydın
Hey masal çocukları!
Ezberledik göğe takılıp kalan masumluğu
Müslüm Yüksel
El ele kol kola ateşin içindeyiz
Sen yanmayı mı merak ediyorsun?
Hakkı Aytaç
Parmağımın arasına sıkıştırdığım yıldızlar biraz daha küçük
Biraz daha çaresiz görünüyorlar
Hafize Çetinkaya
Çocuklar biraz daha mutlu olsun diye
Boyamayın şu civcivleri
Gülcan Küçükatalay
Emin İgüs açın, kulağınızı da
Bakın bakalım Deryalar diyor mu? Vay susmayasıca
Cihat Şit
Gözlerimiz karşılaşır karşılaşmaz ben yine
İlk kez Cebrail gören peygamber gibi ürperdim, korktum, titredim
Cihat Karaçaylı
Kızıl saçlı kızın Hasan’ın aklında ne işi var?
Siyah gözlerin Hasan’ın hayalinde ne işi var?
Ahmet Melih Karauğuz
Rüyalarımın ağırlığı, beni uyandıran.
Gülşen Kıraç
Kanayan yerlerim yok görünürde
İçimde bir sızıntı
Meltem Dağcı
Amirim, bir dakika bambaşka bir dakikayı
Kovalıyordu o zamanlar
Yasin Nuri Gölezlioğlu
Biz bir köşede onlar başka köşede
Ölüyoruz
Mithat Tahsin
Bir mucize olsa ve birbirimizi anlasak
Hasibe Aydın
Çünkü mezar, bedeni değil ruhu korur
Sümeyye Çivici

Devamını Oku...

RESİMLER

RESİMLER
Kelebeğin Rüyası